22 Nisan 2011 Cuma

ŞARTLANMAYA VE SORGULAMAYA DAYALI ÖĞRETİM
           
            Erden Aktan    09.03.2011

            Şartlanma konusunda ilk deneysel çalışmaları yapan Rus bilim adamı, İvan Petroviç Pavlov’dur.  Pavlov köpekler üzerinde yaptığı deneysel çalışmada, zil çalarken köpeğe yemesi için et verdiğinde,  Köpeğin eti yerken ağzından salyalarını da akıttığını gözlemlemiş. Daha sonra sadece zil sesi duyulduğunda köpek yine et yerken olduğu gibi salyalarını akıtmış. Köpek zil sesi ile yediği etin etkisini eşleştirmiştir. Çünkü zil sesi artık şartlı uyaran olmuştur. Pavlov, köpeğin bu şartlı uyaran sonucunda oluşan davranışını şartlı veya şartlandırılmış refleks olarak adlandırmıştır.
            Şartlandırılmış öğrenmeler tepkisel olup, özellikle sebep-sonuç ilişkilerini sorgulayamayan hayvanlara davranış kazandırmak için kullanılır ve tekrarlar ile  pekiştirilir. Sirklerde gösteri yaptırılan hayvanlar için uygulanan öğretim yöntemi budur. Toplum içinde geleneklere bağlı öğrenmede de bu yöntem geçerlidir. Aşağıda buna örnek olabilecek bir şartlı öğrenmeden söz edilmiştir:     Ülkemizin zeytinyağı üretim bölgelerindeki üreticilerin, saf zeytinyağının karışık zeytinyağından ayırt edilmesi konusunda, “saf zeytinyağının karışık olandan önce donduğu” şeklinde sahip oldukları bilgiyi, saf zeytinyağını ayırt etmede kullandıkları bilinmektedir. İnsanların bu davranış değişikliğini (şartlı reflekse dayalı öğrenmeyi) göstermelerine neden olan belirti, ortam sıcaklığı düşerken saf zeytinyağının karışık olana göre daha önce(daha yüksek sıcaklıkta) donmuş olmasıdır. Burada erken donma olayı şartlı uyarıcı, zeytinyağının saf olduğu yargısına varılmış olması da gösterilen şartlı tepkidir.  Ancak, açıklanan bu davranış değişikliği(şartlı reflekse  dayalı öğrenme), çoğu kere sorunun çözümünde yetersiz kalmaktadır. Çünkü, şartlı uyarıcı olan donma olayına neden olan sıcaklık değişimi, ortam koşullarına göre değişebilmektedir. Şöyle ki: Birinde saf, diğerinde de karışık zeytinyağı bulunan iki ayrı kabın, çok daha düşük sıcaklıktaki ortamda bulunması ve her iki kaptaki yağların donması durumunda sorun, saf zeytinyağının hangi kapta bulunduğunun öğrenilmesi olsun. Şartlı öğrenme ile bu sorun çözümlenemez. Çünkü, ortamdaki fiziki koşulların değişmesi nedeniyle sıcaklık her iki yağın donma noktasının altına düşmüş olduğundan, şartlı uyaran olan erken donma uyaranı da kaybolmuştur. Bu nedenle şartlı öğrenme de gerçekleşmemiştir. Bunun sonucu olarak da, saf zeytinyağının bulunduğu kap belirlenememiştir. Bu olaydaki yanılgı, şartlı öğrenmelerdeki uyaranların her durumda geçerli olacağının varsayılmasıdır. Bu nedenle de şartlanmaya dayalı öğrenme, her durumda sorunların çözümü için  yeterli değildir. Bilgilerin değişken çevre şartlarına bağlı olma durumlarında doğruluğundan kuşkulanılmalıdır. Bu gibi durumlarda gözlem, deney, proje ve senaryo destekli çalışma yaparak sebep-sonuç ilişkilerini sorgulayan öğretimi gerçekleştirmek gerekir.
            Şimdi de sorunun çözümünü (saf zeytinyağının bulunduğu kabın belirlenmesini), sebep-sonuç ilişkisini araştırarak (sorgulamalı öğretimi uygulayarak) gerçekleştirmeye çalışalım. Sorgulamaya esas olan sorular ve yanıtları aşağıda verilmiştir:
            Karışık zeytinyağını, saf zeytinyağından ayıran görünür özellikler hakkında ne biliyoruz?
            Saf zeytinyağının rengi açık sarıdır. Hem ekonomik nedenle, hem rengini açık sarı göstermek için içine pamuk yağı katılır. Sadece ekonomik nedenle ayçiçeği ve susam yağları katıldığı da olur.
            Saf ve karışık yağın kimyasal ve fiziksel özellikleri hakkında ne biliniyor?
            Yağlar, yağ asitlerinin gliserinle oluşturdukları esterlerdir. Çözünmenin bir nedeni olan kimyasal yapı benzerliği, farklı bitkisel yağların birbirleri içinde çözünerek çözelti oluşturmalarına neden olmaktadır. Bu nedenle karışık yağ, farklı iki esterin homojen bir yapı oluşturduğu çözeltidir.
            Çözelti ile saf çözücüsü arasındaki fiziksel fark nedir?
            Saf zeytinyağı +4Co derecede donar, +2Co derecede beyaz tanecikli kristal yapı oluşur. Saf çözücünün donma sıcaklığının, çözeltinin donma sıcaklığından yüksek olduğu şeklinde bilimsel bir bilgi bulunmaktadır. Bu nedenle, saf zeytinyağının donmaya başladığı sıcaklıkta, karışık zeytinyağı halen sıvı halde bulunmalıdır.
            Donma sıcaklık farkını kullanarak, saf zeytinyağı nasıl belirlenebilir?
            Yapılacak basit bir deney için, saf ve karışık zeytinyağlarının donma koşullarını taşıyan ortam oluşturularak, saf zeytinyağının bulunduğu kap belirlenip sorun çözümlenebilir. Şöyle ki:
            İki ayrı kapta olmak üzere her iki zeytinyağından alınan örnekler, içinde su bulunan daha büyük kap içine konulur. Kaptaki su içine buz parçaları bırakılarak suyun sıcaklığı düşürülür. Yukarıda verilen bilimsel bilgiyi bu olayda kullanarak, önce donan, yani daha yüksek sıcaklıkta(+4Co dolayında) donan zeytinyağının saf olduğuna karar verilir. Buradaki öğrenme, sorgulama sonucunda “kişinin, bilimsel bilgiyi sorun çözümünde kullanabilme becerisini kazanmış” olmasıyla gerçekleştirilmiştir.
            Sorgulamada neler yapılmıştır?
            Konu ile ilgili önbilgiler hatırlama yolu ile veya araştırılarak elde edilmiştir. Analiz düzeyindeki zihinsel etkinlikte bulunularak, karışık zeytinyağının çözelti olduğu anlaşılmıştır. Çözelti ve saf çözücüsünün donma sıcaklıkları ile ilgili olarak,”Saf çözücünün donma sıcaklığı, çözeltinin donma sıcaklığından yüksektir.” şeklindeki bilimsel bilgi hatırlanıp bu olaya uygulanarak, saf zeytinyağının aynı ortamda daha yüksek sıcaklıkta (daha önce) donacağı yargısına varılmış ve sorunun çözümlenmesi için deney yapılmasına karar verilmiştir. Deneyden elde edilecek verilerle, yukarıda belirtilen bilimsel bilginin uyumluluk göstermesi durumunda, önce donan yağın saf zeytinyağı olacağı düşünülmüş, deney sonucunda bu uyumun görülmesi ile de sorunun çözümlenmesi sağlanmıştır.
            Sebep-sonuç ilişkisini kullanarak araştırmaya yönelik sorgulamalı öğretimin yapılabilmesi için, hatırlamanın dışında anlama, uygulama, bütünü analiz edebilme ve bütünü sentezleyebilme düzeylerinde zihinsel etkinlikte bulunabilme becerilerine sahip olmak da gerekir. Bu özellikler ancak insanda bulunmaktadır. Şartlandırmalı öğretimde insana has bu zihinsel becerilerin kullanılmadığı, gördüğünü tanımasının, söyleneni tekrarlamasının öğrenme için yeterli olacağına inanılmaktadır. Bu nedenle sorgulamalı öğretim için, sınıfta öğrenci bilgilendirilirken, ona zihinsel yeteneklerini kullanabilme becerisinin kazandırılmasına da özen gösterilmelidir. Ancak o zaman, öğrencinin bilimsel bilgiyi kendi kendine elde edebilmesi ve bu bilgiyi kullanarak, sorunlarını çözme becerisini kazanması mümkün olur.
            Şartlandırmalı öğretimin bir diğer sakıncası, kişiyi tek ve mutlak doğruların varlığına inandırarak, araştırmaya yönelik bir çalışmayı önlemesidir.
            Özellikle kimya öğretimi yapılan öğretim kurumlarında öğrenciler arasında, “Benzer benzeri çözer” şeklinde ifade edilen söz kalıbı sıkça kullanılır. Bu söz kalıbında, birbiri içinde çözündüğü ima edilen maddelerin benzer kimyasal yapı göstermesi şartlı uyaran, birbiri içinde çözünebilecekleri ifadesi de şartlı tepki (şartlı öğrenme) olmaktadır. Yanlış olan, bu söz kalıbının genelleme şeklinde kullanılmasıdır.  Oysa, kimyasal yapı benzerliği göstermeyen maddeler de birbiri içinde çözünüp çözelti oluşturabilmektedirler. Örneğin; birbirlerine kimyasal benzerliği bulunmayan polar yapılı su içinde, iyonik yapılı katı yemek tuzu (sodyum klorür) çözünerek tuzlu su çözeltisi oluşur. Şartlanmalı öğretimde geçerli olan tek ve mutlak doğru bu olayı açıklayamaz. Yukarıda verilen söz kalıbında belirtilen çözünme nedeni tek ve mutlak doğru kabul edildiğinde, kışın karayollarındaki buzlanmaya engel olmak için alınması gereken tuzlama önlemini tasarlayıp, hayata geçirmek mümkün olamazdı.
Şartlanmaya dayalı öğretim bazı belirtilere bakarak hüküm verme esasına dayanmaktadır. O belirtilerin bulunmadığı, ya da çevre şartlarına bağlı olarak kaybolduğu durumlarda öğrenme gerçekleşmez. Bu öğretimde sorgulama yapılarak, neden-sonuç ilişkisinin araştırılıp yeni bilgi edinilmesi ve bu bilginin sorun çözümünde kullanılmasına yönelik çalışma yoktur. Ustasının yaptığı, öğretmeninin söylediği veya büyüklerinden gördüğü tartışılmaz mutlak doğrular vardır. Bu mutlak doğrular, çağrışım yapacak belirtiler (genelleme,söz kalıbı,anahtar sözcük) yardımı ile ezberlenerek tepki verme becerisi kazandırılmaya çalışılır ve bunun sonucunda da, öğretimin gerçekleştirildiği kabul edilir. Böyle bir öğretime dayalı olarak yapılan eğitim sonucunda hoşgörüsüz ve dogmatik görüşe sahip bireylerin oluşturduğu toplum yapısı ile karşılaşılır. Böyle bir toplum yeniliklere ve gelişmelere kapalı bir tavır sergiler.
Şartlandırmalı öğretim genellikle zihinsel yetenekleri sınırlı sirk hayvanlarının ve zihinsel yetenekleri henüz gelişmemiş bebeklerin eğitiminde kullanılır. Bu iki durumun dışında özellikle eğitim kurumlarında sorgulamalı öğretimin yapılması, sağlıklı düşünebilen bireylerin oluşturacağı toplum yapısı için önemlidir.
             


           
           
           
           

Hiç yorum yok: